ORTOSTATiK HiPOTANSiYON
ORTOSTATİK HİPOTANSİYONUN ÖNLENMESİ
Gülengül TÜRK*, İsmet EŞER**
ÖZ
Ortostatik hipotansiyon senkopun yaygın bir sebebidir
ve düşme, kırık gibi ciddi yaralanmalara neden olabilir.
Prevelansı % 4 ile % 33 arasında değişir ve yaşla birlikte artar.
Ortostatik hipotansiyonun önlenmesi ve yönetiminde nonfarmakolojik
girişimler önemli bir etkiye sahiptir. Hastanelerde,
huzurevlerinde ve bakım merkezlerinde ortostatik
hipotansiyonun zamanında saptanabilmesi için hemşireler
dikkatli olmalıdır. Hemşirelik girişimleri, hasta güvenliğini
sağlayarak yaşam kalitesini artırır.
Anahtar Sözcükler: Ortostatik hipotansiyon, önleme,
hemşirelik girişimleri
ABSTRACT
Prevention of Orthostatic Hypotension
Orthostatic hypotension is a frequent cause of syncope
and it may contribute serious inqury such as fall, fracture. Its
prevalence changes from 4% to 33% and increases with age.
Non-pharmacological interventions have a significant effect in
the prevention and management of ortostatic hypotension.
The nurses should be careful for on time determined of
orthostatic hypotension in the hospitals, nursing homes and
care centers. Nursing interventions provide patient safety and
promote quality of life.
Key Words: Orthostatic hypotension, prevention,
nursing interventions
GİRİŞ
Ortostatik hipotansiyon, senkopun yaygın bir
sebebidir ve hastalık, sakatlık hatta ölüme bile neden
olabilir (Lahrmann ve ark., 2006). Ortostatik
hipotansiyon, hasta sırtüstü yatar pozisyondan oturur
pozisyona geçtikten veya ayağa kalktıktan sonra 3
dakika içinde ortaya çıkan sistolik kan basıncında en az
20 mmHg, diastolik kan basıncında en az 10 mmHg lık
bir düşüş olarak tanımlanır (Bradley ve Davis, 2003;
Chambers, 2005; Ejaz ve ark., 2004; Lahrmann ve ark.,
2006; Mauer ve ark., 2004; Poon ve Braun, 2005;
Schrezenmaier ve ark., 2005; Sclater ve Alagiakrishnan,
2004; Weiss ve ark., 2004).
Ortostatik hipotansiyon, tüm yaşlarda ortaya
çıkmakla birlikte, görülme sıklığı yaşla birlikte artar.
Prevelansı % 4-33 arasında değişir ve huzurevlerinde
kalan yaşlılarda daha fazla görülmektedir (Bragg ve
Kumar, 2005; Mauer ve ark., 2004; Tabara ve ark.,
2005). Tüm yaşlı bireylerin ise yaklaşık % 15-35 inde
görülür.
Görülme sıklığı, 65- 69 yaş arasında % 14.8 iken; 85 ve
daha üzeri yaşlarda % 26 olarak belirtilmektedir (Sahni
ve ark., 2005; Sclater ve Alagiakrishnan, 2004). Toplum
içindeki yaşlı bireylerde görülme sıklığı % 29, hastane
ortamında % 40, hemşire bakım evlerinde % 20-33
arasında değişmektedir (Atli ve Keven, 2006; Chambers,
2005).
Ortostatik Hipotansiyon Nedenleri
Ortostatik hipotansiyon çeşitli faktörlere bağlı olarak
gelişebilir. Bu faktörler, iatrojenik, nörojenik ve
nörojenik olmayan durumlar olmak üzere üç gruba
ayrılabilir.
İatrojenik nedenler; ortostatik hipotansiyona
neden olabilecek ilaç tedavileridir (alfa ve beta
blokerleri, kalsiyum kanal blokerleri, diüretikler, insülin,
opioidler, antidepresanlar, sedatifler, vazodilatatörler
vb).
Nörojenik nedenler; kalp krizi, intravasküler
volümün azalması (yanıklar, dehidratasyon, diare,
kanamalar gibi) veya venöz yetersizlik gibi durumlardır.
Nörojenik olmayan nedenler; spinal kord
veya periferal sinir sistemi problemleri, inme, multiple
skleroz ve parkinson gibi otonom sinir sistemi
hastalıklarıdır (Mansoor 2006; Pendrak 2005; Shichiri ve
ark. 2002).
Bunun yanı sıra; sıcak ortam, uzamış yatak
istirahati, düşük beden kitle indeksi, büyük öğünler ve
alkol alımı gibi çevresel faktörler de ortostatik
hipotansiyona neden olabilir (Atli ve Keven, 2006;
Mathias ve Kimber, 1999; Poon ve Braun, 2005; Sahni
ve ark., 2005; Sclater ve Alagiakrishnan, 2004).
Ortostatik Hipotansiyon Semptomları
Fiziksel bir bulgu olan ortostatik hipotansiyon
hastalık değildir, semptomatik veya asemptomatik
olabilir (Bradley ve Davis 2003; Oldenburg ve ark.
2002). Asemptomatik hastalar tedaviye gerek
duymazlar. Ancak ortostatik hipotansiyonun, ilerleyici ve
önemli bir hastalığın altta yatan ilk semptomu
olabileceği akılda tutulmalıdır (Oldenburg ve ark., 2002).
Baş dönmesi, halsizlik ve senkop, ortostatik
hipotansiyonun en yaygın semptomlarıdır. Bulanık
görme, renklerin soluklaşması, geçici göz kararması,
kognitif yetersizlik, bulantı, çarpıntı, titreme, laterji,
yorgunluk ve baş ağrısı gibi semptomlar görülebilir.
Yorgunluk, uyuklama ve düşmeye eğilim gibi spesifik
olmayan semptomlar da bulunur (Allcock ve ark., 2004;
Carlson, 1999; Chambers, 2005; Kawaguchi ve ark.,
2001; Lahrmann ve ark., 2006; Pendrak, 2005; Sahni ve
ark., 2005; Sclater ve Alagiakrishnan, 2004).
Ortostatik Hipotansiyonun Hastalar
Üzerindeki Etkileri
Ortostatik hipotansiyon, yaşlılarda düşme ve
kırıklara neden olabilir. Özellikle yaşlı bireyler düşme
açısından yüksek riskli bir grup olduğu için ortostatik
hipotansiyonun bu bireylerde oluşması tehlikelidir.
Ortostatik hipotansiyondan kaynaklanan düşmeler,
kırıklara, beyin sarsıntılarına, serebral kanamalara veya
diğer ciddi yaralanmalara neden olabilir. Yaşlı bireylerde
bu komplikasyonlar genç bireylere göre daha fazla
görülmektedir (Pendrak, 2005). Ortostatik
hipotansiyona bağlı olarak yaşanabilecek tüm bu
komplikasyonlar, bireylerde düşme korkusuna, yaşam
kalitesinin ve bağımsızlığın azalmasına, mortalitenin
artmasına neden olur (Ooi ve Hossain, 2000; Podoleanu
ve ark., 2006; Sclater ve Alagiakrishnan, 2004; Zion ve
ark., 2003).
ORTOSTATİK HİPOTANSİYONU ÖNLEYİCİ
HEMŞİRELİK GİRİŞİMLERİ
Ortostatik hipotansiyon günün herhangi bir
saatinde oluşabilir. Ancak öğleden sonraya oranla sabah
kahvaltıdan önce oluşması daha çok olasıdır. Bu nedenle
ortostatik hipotansiyonun sabah değerlendirilmesi daha
uygundur (Sclater ve Alagiakrishnan, 2004). Bu açıdan
hastayı değerlendirirken doğru ve geçerli ölçüm yapmak
önemlidir. Kan basıncı ölçme yöntemi, zamanlama ve
pozisyon, sonucu doğru olarak değerlendirmede
önemlidir (Iwanczyk ve ark., 2005). Ölçüm tekniğindeki
büyük farklılıklar, ortostatik hipotansiyonun tedavisini ve
rapor edilme prevelansını etkileyebilir. Doğru kan
basıncı ölçümü, düşmeler ve kardiyovasküler riskin
değerlendirilmesi için de önemlidir. Ortostatik
hipotansiyona bağlı yaşanan semptomlar hastayı ciddi
olarak etkileyebilir. Hemşireler tarafından yapılan kan
basıncı ölçümleri tanının konulmasında önemli rol
oynar. Bu nedenle, bu ölçümlerin doğru olarak yapılması
gerekir (Bragg ve Kumar, 2005; Vloet ve ark., 2002).
Doğru değerlendirme ve zamanında yapılan girişimler
hastanın yaşam kalitesini artırmak için önemlidir (Irvin,
2004).
Ortostatik hipotansiyona müdahalede amaç,
bireyin kan dolaşımını ve fonksiyonel kapasitesini
artırmak, venöz birikimi önlemek, ortostatik
hipotansiyonun riskleri konusunda bireyi eğitmektir.
Özellikle ortostatik hipotansiyonun nedeni olan faktörler
değiştirilebiliyorsa veya düzeltilebiliyorsa bunlara yönelik
eğitim verilmelidir (Pendrak, 2005). Hasta ve ailenin
ortostatik hipotansiyonun nedenleri, sonuçları ve
semptomları konusunda eğitimi çok önemlidir.
Ortostatik hipotansiyonu yönetmede anahtar nokta
bireyselleştirilmiş tedavidir. Hastanın işbirliği, tedavi
edici bir yaklaşım için gereklidir. Özellikle kronik
ortostatik hipotansiyonlu bireylerde iletişim ve uyumun
sürdürülmesi önemlidir (Oldenburg ve ark., 2002).
Ortostatik hipotansiyonun önlenmesi ve yönetiminde ilaç
dışı girişimler büyük etkiye sahiptir. Özellikle herhangi
bir hastalığı olmayan ve spesifik bir tedavi almayan
hastalarda ilaç dışı girişimler faydalı olabilir. Bu
girişimler, aktivite-egzersiz, elastik bandaj, diyet ve
banyo tedavisi olarak gruplandırılabilir.
Aktivite- Egzersiz
Hastalar pozisyonlarını yavaşça değiştirmeli ve
hareketsiz yatmaktan kaçınmalıdırlar. Hastalara
(özellikle uzun süre yattıktan sonra) postürlerini
kademeli bir şekilde değiştirmelerini öğretmek
önemlidir. Yatar durumda olan hastalar için oturmadan
önce abdominal ve bacak kaslarını kuvvetlendirici
egzersizler yapma (bacakları birkaç kez çaprazlama) ve
ayağa kalkmadan önce birkaç dakika yatağın kenarında
oturma, kardiyak out put’u artırır ve kanın kalbe geri
dönüşünü kolaylaştır (Sahni ve ark., 2005; Sclater ve
Alagiakrishnan, 2004; Smith ve ark., 2004). Bouvette ve
arkadaşları yaptıkları çalışmada (1996) bacak
çaprazlama, beli bükme (eğme) ve çömelme gibi fiziksel
egzersizlerin, ortostatik hipotansiyonu olan hastalarda
kan basıncını anlamlı şekilde yükselttiğini belirtmişlerdir
(Bouvette ve ark., 1996). Bacak, kalça ve baldır
kaslarını gererek bacakları çaprazlama, abdominal
basıncı azaltarak splanik damarları baskılama ve venöz
yetmezliği azaltmak için çömelme gibi egzersizlerin
ortostatik hipotansiyonun geçici olarak azalmasında
etkili olduğu bildirilmektedir (Lahrmann ve ark., 2006).
Hasta ayağa kalkmadan önce kan basıncı ve nabzı
ölçülmeli, daha sonra yatakta otururken ayakları yatak
kenarından aşağıya sarkıtılarak ölçümler (her iki ölçüm)
tekrarlanmalıdır. Hasta bu pozisyonda 1-3 dakika
bekletilmeli ve bu sürenin sonunda kan basıncı ve nabzı
tekrar değerlendirilmelidir. Aynı zamanda hastadaki
semptomlar da gözlenmelidir (Pendrak, 2005).
Uzun süre yatak istirahatinde olan hastaların,
gün içinde oturarak geçirdikleri zaman artırılmalıdır.
Hasta uyurken yatağın başı 10-20º yükseltilmelidir. Bu
pozisyonda yatma, renin-anjiotensin-aldesteron
sistemini aktive ederek, aldesteron atılımını, sodyum ve
su tutulumunu sağlayarak kan basıncını artırmaktadır.
(Lahrmann ve ark., 2006; Mansoor, 2006; Mathias ve
ark., 1999; Pendrak, 2005; Sahni ve ark., 2005).
Uzun süre ayakta hareketsiz kalınmamalıdır.
Hareketsiz olarak ayakta dururken yerçekiminin etkisi
tam olarak açığa çıktığında, ayak bileğindeki venöz
basınç 85-90 mmHg’ dır. Kanın bacak venlerinde
göllenmesi venöz dönüşü azaltır ve sonuçta kalp debisi,
bazen bayılmanın olduğu düzeye kadar düşer. Ancak kişi
ayakta dururken bacak kaslarının ritmik kasılmaları, kanı
kalbe doğru iterek bacaklardaki venöz basıncı 30
mmHg’dan daha aşağıya düşürür (Ganong, 2002).
Yorucu egzersizlerden kaçınılmalı ve kollar omuzların
üzerinde çalışılmamalıdır (Pendrak, 2005). Hastalar en
azından günlük yaşam aktivitelerini yapmaları için teşvik
edilmelidir. Uzatılmış egzersizler ortostatik hipotansiyona
neden olurken aşırı olmayan ılımlı aerobik egzersizler
ortostatik hipotansiyonu önlemeye yardım edebilir ve
kardiyovasküler refleksleri geliştirebilir. Ancak
egzersizler bireysel olarak denetlenmeli ve semptomlar
oluştuğunda bırakılmalıdır (Iwanczyk ve ark., 2005;
Oldenburg ve ark., 2002)
Hastaların çok sıcak banyolar veya kollarını
başının üstünde hareket ettirme gibi düşme ve bayılma
riskini artırabilen aktiviteler ve durumlardan kaçınması
gerekir. Sıcak ortamlar, vücut sıcaklığının artmasına,
damarlarda vazodilatasyona sonuç olarak kan basıncının
düşmesine neden olur. Yerden herhangi bir şey almak
için veya en uç noktadaki bir şeye ulaşmak için beli
bükmekten kaçınılmalıdır. Baston, yürüteç ve hatta
yatak başucu masası veya sandalye kolluğu gibi
destekleyici araçları kullanma düşme ve yaralanma
risklerini azaltabilir. (Pendrak, 2005; Sahni ve ark, 2005;
Sclater ve Alagiakrishnan, 2004).
Elastik Bandaj
Elastik bandaj ve basınçlı/varis çoraplarının
venöz birikimi önleyerek kardiyak out put’u ve ayakta
iken kan basıncını artırabileceği için tüm gün giyilmesi
önerilmektedir (Lahrmann ve ark., 2006; Pendrak,
2005; Sahni ve ark., 2005; Sclater ve Alagiakrishnan,
2004). Podoleanu ve arkadaşları (2006) yaptıkları
çalışmada alt ekstremiteye uygulanan basınç bandajının,
ortostatik sistolik kan basıncının düşüşünü önlemede
etkili olduğunu belirtmişlerdir.
Diyet
Hastalar genellikle küçük öğünler halinde yemeli
ve yemekten sonra aniden ayağa kalkmaktan
kaçınmalıdır. Ortostatik hipotansiyonun yemek sonrası
oluşumunu önlemek için düşük karbonhidratlı öğünler (3
büyük öğün yerine 6 küçük öğün) yenmelidir. Büyük
öğünler kanın iç organlarda birikmesini artırarak
periferal vasküler direnci düşürebilir. Splanik
vazodilatasyona neden olduğu için alkol alımından
kaçınılmalıdır (Sclater ve Alagiakrishnan, 2004).
Dehidratasyonu önlemek için hastaların günlük
sıvı alımının artırılması önemlidir. Kalp yetmezliği ve
hipertansiyonu olmayan hastalar için günlük sodyum-tuz
(5-10mg/gün) ve su (en az 5-6 bardak/gün) alımı
artırılmalıdır. Yemeklerden önce su içme yemek sonrası
Türk, Eşer
hipotansiyonu azaltabilir. Aşırı sıcaklarda ve ateşli
hastalıklarda da tuz ve sıvı alımı artırılmalıdır (Bradley ve
Davis, 2003; Iwanczyk ve ark., 2005; Mansoor, 2006;
Sahni ve ark., 2005; Sclater ve Alagiakrishnan, 2004).
Su içmenin, normal sağlıklı ve ortostatik hipotansiyonu
olan otonom yetersizlik yaşayan bireylerde kan basıncını
artırdığı düşünülmektedir. Ancak suyun kan basıncını
artırmadaki mekanizmasının henüz net olmadığı, bu
konudaki tartışmaların devam ettiği belirtilmektedir
(Mathias ve Young, 2004). Suyun yataktan kalkmadan
en az 30 dakika önce sabah erken saatlerde ve yemek
öncesi içildiğinde iyi sonuçlar verdiği ileri sürülmektedir
(Oldenburg ve ark., 2002).
Banyo Tedavisi
Banyo tedavisinin, özellikle ekstremitelerin veya
tüm vücudun soğuk veya sıcağa maruz kalmasının,
dolaşım reflekslerini iyileştirdiği ileri sürülmektedir. Ilımlı
ortostatik hipotansiyonu olan hastalarda, günlük duş
sırasında birkaç kez suyun sıcaklığının sıcaktan soğuğa
değişmesi postural refleksleri iyileştirebilir. Vücudun
soğuğa maruz kalması, sempatik sinir sistemini aktive
ederek tüm vücutta vasküler dirence ve dolayısıyla kan
basıncında bir artışa yol açar. Orta şiddette ortostatik
hipotansiyonu olan hastaların banyosu sandalyede
oturtularak yapılabilir. Ortostatik hipotansiyonun daha
şiddetli olduğu durumlarda ise hastanın kol ve
bacaklarını sıcak/soğuk bir küvete daldırma yardımcı
olabilir (Oldenburg ve ark., 2002).
SONUÇ
Ortostatik hipotansiyon, özellikle yaşlı bireylerde
olmak üzere tüm yaşlarda görülebilen ve yetersiz klinik
semptomlarla birlikte seyredebilen fiziksel bir bulgudur.
Zamanında fark edilmezse, hastalarda ciddi
yaralanmalara neden olabilir. Hastanelerde,
huzurevlerinde ve bakım merkezlerinde ortostatik
hipotansiyonun zamanında saptanabilmesi için
hemşireler dikkatli olmalıdır. Hemşirelerin ortostatik kan
basıncı ölçümünü doğru olarak değerlendirebilmeleri için
yeterli bilgi ve beceriye sahip olmaları gerekir.
Hemşireler, doğru ve zamanında değerlendirme yaparak
semptom kontrolünü sağlamada, ortostatik
hipotansiyonu ve buna bağlı yaşanabilecek
komplikasyonları önlemede önemli bir rol oynayabilir.
Önleyici girişimler, optimal bakımı ve hasta güvenliğini
sağlayarak yaşam kalitesini artıracaktır.
KAYNAKLAR
Allcock LM, Ullyart K, Kenny RA, Burn DJ (2004)
Frequency of orthostatic hypotension in a community based
cohort of patients with Parkinson’s disease. Journal of
Neurology, Neurosurgery and Psychiatry, 75:1470-1471.
Atli T, Keven K (2006) Orthostatic hypotension in healthy
elderly, Archives of Gerontology and Geriatrics, 43(3):313-
317.
Bouvette CM, McPhee BR, Opfer-Gehrking TL, Low PA
(1996) Role of physical countermaneuvers in the management
of orthostatic hypotension:effiacy and biofeedback
augmentation. Mayo Clinic Proceedings,71:847-853.
Bradley J, Davis KA (2003) Orthostatic hypotension.
American Family Physician 68(12):2393-2398.
Bragg F, Kumar NP (2005) Orthostatic hypotension in an
octogenarian-an unusual presentation. Age and Ageing,
34:307-309.
Chambers JC (2005) Should we screen hospice inpatients for
orthostatic hypotension? Palliative Medicine,19:314-318.
Carlson JE (1999) Assessment of orthostatic blood pressure:
measurement technique and clinical applications. Southern
Medical Journal,92(2):167-173.
Ejaz AA, Haley WE, Wasiluk A, Meschia JF, Fıtzpatrick
PM (2004) Characteristics of 100 consecutive patients
presenting with orthostatic hypotension. Mayo Clinic
Proceedings, 79(7): 890-894.
Ganong WF (2002) Kan ve lenf akımının dinamiği: Tıbbi
Fizyoloji, Nobel Matbaacılık 20. baskı:556-622.
Irvin DJ (2004) The importance of accurately assessing
orthostatic hypotension. Geriatric Nursing,25(2):99-101.
Iwanczyk L, Weintraub NT, Rubenstein LZ (2005)
Orthostatic hypotension in the nursing home setting. Journal of
American Medical Directors Association, 7:163-167.
Kawaguchi T, Uyama O, Konishi M, Nishiyama T, Lida T
(2001) Orthostatic hypotension in elderly persons during
passive standing: a comparison with young persons. The
Journals of Gerontology, 56A(5):273-280.
Lahrmann H, Cortelli P, Hilz M, Mathias CJ,Struhal W,
Tassinari M (2006) EFNS guidelines on the diagnosis and
management of orthostatic hypotension. European Journal of
Neurology,13:930-936.
Mansoor GA (2006) Aorthostatic hypotension due to
autonomic disorders in the hypertension clinic. American
Journal of Hypertension, 19:319-326.
C.Ü.Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi 2007, 11 (1)
36
Mathias CJ, Young TM (2004) Water drinking in the
management of orthostatic intolerance due to orthostatic
hypotension, vasovagal syncope and the postural tachycardia
syndrome. European Journal of Neurology,11:613-619.
Mathias CJ, Kimber JR (1999) Postural hypotension:causes,
clinical features, investigation, and management. Annual
Review of Medicine, 50:317-336.
Mauer MS, Cohen S, Cheng H (2004) The degree and
timing of orthostatic blood pressure changes in relation to falls
in nursing home residents. Journal of the American Medical
Directors Association, 5:233-238.
Oldenburg O, Kribben A, Baumgart D, Philipp T, Erbel R,
Cohen MV (2002) Treatment of orthostatic hypotension.
Current Opinion in Pharmacology, 2:740-747.
Ooi WL, Hossain M (2000) The association between
orthostatic hypotension and recurrent falls in nursing home
residents. The American Journal of Medicine, 108:106-111.
Pendrak T (2005) Orthostatic hypotension: catching the fall in
BP. LPN, 1(5):4-7.
Podoleanu C, Maggi R, Brignole M, Croci F, Incze A,
Solana A, Puggioni E, Carasca E (2006) Lower limb and
abdominal compression bandages prevent progressive
orthostatic hypotension in elderly persons. Journal of American
College of Cardiology,48(7):1425-1432.
Poon IO, Braun U (2005) High prevalence of orthostatic
hypotension and its correlation with potentially causative
medications among elderly veterans. Journal of Clinical
Pharmacy and Therapeutics, 30:173-178.
Sahni M, Lowenthal DT, Meuleman J (2005) A clinical,
physiology and pharmacology evaluation of orthostatic
hypotension in the elderly. International Urology and
Nephrology,37:669-674.
Schrezenmaier C, Gehrking JA, Hines SM, Low PA,
Benrud-Larson LM, Sandroni P (2005) Evaluation of
orthostatic hypotension:relationship of a new self-report
instrument to laboratory-based measures. Mayo Clinic
Proceedings, 80(39):330-334.
Sclater A, Alagiakrishnan K (2004) Orthostatic hypotension:
a primary care primer for assessment and treatment.
Geriatrics, 59(8):22-27.
Shichiri M, Tanaka H, Takaya R, Tamai H (2002) Efficacy
of sodium intake in a boy with instantaneous orthostatic
hypotension. Clinical Autonomic Research, 12:47-50.
Smith AAJ, Wieling W, Fujimura J, Denq JC, Opfer-
Gehrking TL, Akarriou M, Karemaker JM, Low PA (2004)
Use of lower compression to combat orthostatic hypotension in
patients with autonumic dysfunction. Clinical Autonomic
Research,14:167-175.
Tabara Y, Kohara K, Azechi T, Ohnishi M, Ueki S, Yano
H, Nakura J, Miki T (2005) Effects of time standing up on
orthostatic blood pressure change in the elderly: The J-SHIPP
study. Geriatr Gerontol Int, 5:254-258.
Vloet LCM, Smıts R, Frederıks CMA, Hoefnagels WHL,
Jansen RWMM (2002) Evaluation of skills and knowledge on
orthostatic blood pressure measurement in elderly patients.
Age and Ageing,31:211-216.
Weiss A, Chagnac A, Beloosesky Y, Weinstein T,
Grinblat J, Grossman E (2004) Orthostatic hypotension in
the elderly: are the diagnostic criteria adequate? Journal of
Human Hypertension,18:301-305.
Zion AS, Meersman RD, Diamond BE, Bloomfield DM
(2003) A home-based resistance-training program using elastic
bands for elderly patients with orthostatic hypotension. Clinical
Autonomic Research, 13:286-292.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol